tag:blogger.com,1999:blog-66584332217411987412024-03-13T01:21:04.757-07:00MASAVahidhttp://www.blogger.com/profile/13131587098909695702noreply@blogger.comBlogger31125tag:blogger.com,1999:blog-6658433221741198741.post-3050929292043141182012-11-23T02:57:00.001-08:002012-11-23T03:01:28.775-08:00Mehmet Dere "First Blood" 23 Kasım 2012 at Ofis<br />
<div class="p1">
FIRST BLOOD çeşitli buluntu kartpostallardan oluşan bir düzenleme. Bu kartpostallar aynı zamanda Mehmet Dere’nin gerçekliğe teması; Bu temas sanatsal kurumlara, sanat üreticilerine, tacirlerine, müze animatörlerine, fon yöneticilerine, özel koleksiyonerlere ve sergilere gitme isteğini kendisinde duyan izleyici ve tüm sanat sistemi olarak adlandırdığımız bütüne gönderme yapıyor. </div>
<div class="p2">
Çalışma ‘aktör’, ‘sanatçı’ ya da ne dersek diyelim sanatsal üretim koşullarını belirleyen ve bunun ortaya cıkması üzerine denetim kuran “piyasa” tabir edilen baskıcı çerçeveyi keşfetmeyi hatırlatacak türden. Bu bir çeşit Louise Lawler’ın yapıtlarını andıran bir bakış olarak da okunabilir, tek fark bu bakışın ‘birarada oluştan’ kaynaklanmasıdır. </div>
<div class="p2">
Herkesce malum gerçeklerin yeniden keşfi bu anlamda hatırlatıcıdır. Dere kurgusundaki ilaç kartpostallarının kullanıldığı sanat eserleri arasındaki hastalıklı bakışı gizli bir simya işlemi yaparak, yalın olanı çarpıcı olarak görünür kılar. Bu sahte olay; ölü birinin nabız atışının yeni bir gösterisi olarak da okunabilir. Kartpostalların temsil gücü; onlara sahip olan ve onlar aracılığıyla kendi güçlerini onaylatan herhangi bir kurumun temsil gücünden başka ne olabilir?<br />
<br />
<span style="text-align: center;">FIRST BLOOD; Popüler kültürün kült filmlerinden </span><i style="text-align: center;">Rambo</i><span style="text-align: center;"> serisinin ilk filmidir. First Blood filminde kasabaya geri dönen bir amerikalı askerin başından geçenler anlatılır, filmin kahramanı (John Rambo) hiç bir neden yokken ötekileştirilir, hapse atılır ve ormana kaçar. First Blood bir intikam filmidir, çünkü ilk kanı onlar akıtmıştır. Serinin ilk filminde Rambo bir çesit kahraman olarak Amerikan rüyasına gerçeğin cevabı gibidir. Duygusal, pek konuşmayan ve “derin” bir tip. Bu anlamda film iktidar olarak tasvirin/tasvir olarak iktidarın eleştirisi gibi de okunabilir.</span></div>
<div class="p1">
<br />
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgEV4bYzX-nkNBnres3pgsuh30C5eIFhMU_SQe19i5nGQErcDg307wRkDaHSZpZN8_VpQV8xNT_CxQvNNOwI20sv2V0MMwSupo0ek2JMU5uxtrdltjc_3acXsjjMEIo6BnBsQBUOggl8ver/s1600/Masa-Mehmet-Dere-Davet.gif" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em; text-align: center;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgEV4bYzX-nkNBnres3pgsuh30C5eIFhMU_SQe19i5nGQErcDg307wRkDaHSZpZN8_VpQV8xNT_CxQvNNOwI20sv2V0MMwSupo0ek2JMU5uxtrdltjc_3acXsjjMEIo6BnBsQBUOggl8ver/s320/Masa-Mehmet-Dere-Davet.gif" width="225" /></a></div>
Vahidhttp://www.blogger.com/profile/13131587098909695702noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6658433221741198741.post-41710989173493418502011-05-12T04:49:00.000-07:002011-05-13T13:25:53.266-07:00Yasemin Nur Toksoy Kutsal küpür-11-25 Subat 2011, Atatürk KitaplığıKUTSAL KÜPÜR<br />
Bu fotoğraf çekildikten hemen sonra öldü.<br />
<br />
<br />
Bu gazete küpürün fotoğrafı çekildikten hemen sonra ölmüştür. Ölümünün gerçekleşmesi fotoğraf çekildikten hemen sonrasıdır. Bu fotoğraf ölümden hemen öncesidir. Gazeteyi elimize aldığımızdan günden bir gün önce fotoğrafın çekilmesinden hemen sonra ölmüştür. Küpür buradan başlayarak düne ölümden öncesine uzanır. Olay yerindeki tanıklığı kaydeder, olay başlığını girer sonra olayı bittiği yerden geri dönerek anlatır. <br />
<br />
Gazeteden kesilen bu küpür olay anının belgesidir. Olay anında orada olmakla ilgilidir. Olayı okuduğumuzda olay yeri ve gün değişmiştir. Bu defterde küpürler yerlerinden, gazetelerinden, günlerinden kesilip ayıklanmışlardır. Geçmiş zaman içinde bir tanıklığın parçaları olarak “olay anları” birarada kutsanmışlardır. <br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEinbKvJSbd4X7Dzy9qIfJd5ejNQd6oG9gPJuGCkItuXGlSV15_w-k5_pELJ1OFvHb7TMxunTjGIIhj0xViw5JEiBgBSsPQGVOxod6iZhwMWqv_ug3TOFtYsEkRxUsBHnPoAj3H-CLYj2r36/s1600/arkadanmasada-1.JPG" imageanchor="1" style=""><img border="0" height="400" width="300" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEinbKvJSbd4X7Dzy9qIfJd5ejNQd6oG9gPJuGCkItuXGlSV15_w-k5_pELJ1OFvHb7TMxunTjGIIhj0xViw5JEiBgBSsPQGVOxod6iZhwMWqv_ug3TOFtYsEkRxUsBHnPoAj3H-CLYj2r36/s400/arkadanmasada-1.JPG" /></a></div><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjFaylhPMcMuKCzAIVXgD2nv-QM70gKlBA-mAqO_2DEL0zkCKMxfzpdtqXIjKI_QkpPabLM3DS0Ssk8r4IFEBB0SME1FE0S6dTGvdwu-f2ZKV2fkF-NwZ48AGU70Rd3-QlI1FN4avJzmRBP/s1600/P1160430-1.JPG" imageanchor="1" style=""><img border="0" height="300" width="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjFaylhPMcMuKCzAIVXgD2nv-QM70gKlBA-mAqO_2DEL0zkCKMxfzpdtqXIjKI_QkpPabLM3DS0Ssk8r4IFEBB0SME1FE0S6dTGvdwu-f2ZKV2fkF-NwZ48AGU70Rd3-QlI1FN4avJzmRBP/s400/P1160430-1.JPG" /></a></div>Vahidhttp://www.blogger.com/profile/13131587098909695702noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6658433221741198741.post-69793976767980549362010-01-29T03:07:00.000-08:002010-01-29T03:10:08.457-08:00ARAMasa 2010 Mayıs ayına kadar bakım, onarım, düşünme, değerlendirme, toplama, çıkarma, yayınlama sürecine girmiştir. Mayıs ayı başında 3 yıllık belleğin toplandığı kitabımızı çıkarmaya çalışıyoruz.<br /><br />v.Vahidhttp://www.blogger.com/profile/13131587098909695702noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6658433221741198741.post-91537566515057316262009-12-26T10:19:00.000-08:002009-12-26T13:57:42.118-08:00Cevdet Erek, “Ankara Modern 1, Zigon Sehpa ve Ritim Takımı için Taslaklar”<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjjPQUc8uOeF_OcSf9kMTNnI9_kBz_77eWuYr2zTM1mTznlx2TkwkdGbd5p2yyHcw1IkVxH6I55XmHlZQNoJ0x6axm6UWa_gJjHf5TAE7lpkEb1y3dUjJr7kvtsXi5qey0R-cZd-ZYg5QAt/s1600-h/mamams.jpg"><img style="cursor: pointer; width: 400px; height: 300px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjjPQUc8uOeF_OcSf9kMTNnI9_kBz_77eWuYr2zTM1mTznlx2TkwkdGbd5p2yyHcw1IkVxH6I55XmHlZQNoJ0x6axm6UWa_gJjHf5TAE7lpkEb1y3dUjJr7kvtsXi5qey0R-cZd-ZYg5QAt/s400/mamams.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5419612922131738946" border="0" /></a><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjFUEUSez9KbDmGPUM4mM-gg4qqr6_2cqdIxaBytwBIuiQPJDTFSBdbq_Ibz18nG4zvJ9_rBhba873KUARnwERlEURcmx8a07Q-TfCORSNwaKqr8HgTRNY1LYyvIN9uy7pTb295kIo6bpT6/s1600-h/masasa.jpg"><img style="cursor: pointer; width: 400px; height: 300px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjFUEUSez9KbDmGPUM4mM-gg4qqr6_2cqdIxaBytwBIuiQPJDTFSBdbq_Ibz18nG4zvJ9_rBhba873KUARnwERlEURcmx8a07Q-TfCORSNwaKqr8HgTRNY1LYyvIN9uy7pTb295kIo6bpT6/s400/masasa.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5419611777245292274" border="0" /></a><br /><br />Cevdet Erek, Masa’nın mevcut yapısından yola çıkarak ona eklemlenebilecek ve gerekirse başka sergi platformları olarak da kullanılabilecek bir dizi başka “Masa” lar üretmeye koyuluyor. Zigon fikri ayni zamanda Ankara yöresinin tipik dans ritmine uygulanıyor ve olası bir uygulamanın tüm taslakları yine Masa’nın kendisinde sergileniyor.<br /><br />Cevdet Erek 1974'te İstanbul'da doğdu. MSÜ ve İTÜ'de mimarlık ve ses tasarımı eğitimi aldı. İstanbul’da yaşıyor ve çalışıyor.<br /><span style="font-weight: bold;"></span>Vahidhttp://www.blogger.com/profile/13131587098909695702noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6658433221741198741.post-76871010889434188592009-11-13T22:55:00.000-08:002009-11-26T02:28:18.787-08:00Soren Thilo Funder “SURVIVALISM” @ Beyoglu Pera Sineması<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg-3kAIOCpOcVjEkpa36uy80PpLAEZ7oJcGkMi9yHfk0pTwg3qzxOwSvpw9GFJy3FqODkg7aO-ZqUADe6r-p5rFKqeh5mUWncLUrnNrzAf8PnoYvLqRqMjUhzGt5YUjfiBV0Tx7OQ28pEs/s1600-h/3.jpg"><img style="cursor: pointer; width: 320px; height: 214px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg-3kAIOCpOcVjEkpa36uy80PpLAEZ7oJcGkMi9yHfk0pTwg3qzxOwSvpw9GFJy3FqODkg7aO-ZqUADe6r-p5rFKqeh5mUWncLUrnNrzAf8PnoYvLqRqMjUhzGt5YUjfiBV0Tx7OQ28pEs/s320/3.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5403849633561136034" border="0" /></a><br /><br />13, 11 – 29, 11 2009<br /><br />Funder, Survivalizm’in güncel tarihsel toplumsal koşullar için üzerinde düşünülmesi gereken bir kavram olarak belirliyor. Dünyanın sonu söyleninden, terörizme, iklim değişiklerinden, küresel ekonomik krize kadar pek çok şekilde görünür olan felaket düşüncesinde Survivalizm’in izlerini sürüyor.<br /><br />Masa için yeniden düzenlediği çalışmasında sanatçı, gündelik hayatta kalma pratiklerini, bireysel ve kurumsal stratejileri anıtısallaştırmaya çalışıyor. Sanatçılardan çevrecilere, aktivistlerden politikacılara, şirket yöneticilerine kadar sosyal ve ekonomik konumların kendini uyarlama ve hayatta kalma stratejilerine dikkat çekmek istiyor.<br /><br />Soren Thilo Funder, 1979 yılında Kopenhag (Danimarka)’da doğdu. Güzel sanatlar, sinema ve mimarlık üzerine Chicago (ABD) ve Kopenhag’da eğitim gördü. Çalışamalarını “Friedlos (aka The Bandit Wolf-Man)” - Beaver Projects, Kopenhag, Danimarka (2009), “We Control The Streets” - Public Art Project for The Danish Arts Foundation, DK (2009) gibi solo sergiler “Land Grab” - ApexArt, New York, ABD (2007), “Hard Revolution” - Potzdamer Platz, Berlin, Almanya (2006),<br />gibi sergilerde gösterildi. Sanatçı sanat mekanları yanında kitabevi ve alışmerkezleri gibi yarı-kamusal alanlarda çok sayıda mekana özgü projeler gerçekleştirdi.<br />Soren Thilo Funder’ın diğer çalışmalarına www.sorenthilofunder.com adresi üzerinden ulaşılabilir.Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6658433221741198741.post-10274047789252818802009-10-09T04:47:00.000-07:002009-10-09T05:01:01.631-07:00Jakup Ferri “Beş Bulut ve Bir Bardak Güneş” @ garajistanbul<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhfmG-zJPcbhir0adEGNF2h1x2X_K-L4n-UyiBo1_QssA2wVoQ0EkVWpzhVKvKLTLxM51K6edDT7cz3wxoOS-582PnIVM-ycU2p2yB5bbPrDjhhMr2eaJIVSGJXKZinJ0FJlDiy5JJxvJM/s1600-h/tr.jpg"><img style="cursor: pointer; width: 320px; height: 214px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhfmG-zJPcbhir0adEGNF2h1x2X_K-L4n-UyiBo1_QssA2wVoQ0EkVWpzhVKvKLTLxM51K6edDT7cz3wxoOS-582PnIVM-ycU2p2yB5bbPrDjhhMr2eaJIVSGJXKZinJ0FJlDiy5JJxvJM/s320/tr.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5390568350072676962" border="0" /></a><br /><br />06, 10 – 20, 10 2009<br /><br />Jakup Ferri, bir süredir video işlerinin yanında desenler de üretiyor ve bunları “geleneksel” ve güncel yöntemler kullanarak sunmanın yollarını araştırıyor. Sanatçının kurduğu kompozisyonlarda yer alan insanların, hayvanların ve nesnelerin, gündelik görünümleri dışında, naif bir yaklaşımla ele alındığı ilk elden kolaylıkla söylenebilir. Ama bunlara bir bütün olarak baktığımızda ve karşımıza çıkan nesnelerin niteliği değiştiğinde işler için naif sözcüğü yetersiz kalıyor. Ferri’nin desenlerinde, kişisel deneyimini birleştirdiği savaşlar, büyük anlatılar, gelecek tasavvurları ve gündelik eylemler ürkütücü bir biçimde iç içe geçiyor.<br />Sanatçının işlerine http://jakupferri.blogspot.com/ adresinden ulaşılabilir.<br /><br />Jakup Ferri 1981 yılında Prishtina, Kosova’da doğdu. Bugüne kadar katıldığı sergiler arasında 28. Grafik Bienali (Ljubljana, Slovenya) 9. İstanbul Bienali ve In den Schluchten des Balkan, Kunsthalle Fridericianum, Kassel (Germany) sayılabilir.<br /><br />Jakup Ferri, Amsterdam’da yaşıyor ve çalışıyor.Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6658433221741198741.post-34099407649656816832009-10-05T03:26:00.001-07:002009-10-05T03:36:11.827-07:00R.I.P Mardo Ohanoğlu<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgaHuWIW5MYUwd4f0z8WEDlQz0jz_Uq4PlnGxGy9tB5zZzgDGj5gDWoP7Tf-AnyYL7FzfnrJFWQ2rxOhNpPcKRNI3MgmgAA7U-__FW7sGPqvfZWf1BwL3KZzu8Xocx4ICmtxGtOnL4EXb9C/s1600-h/Mardo-1.jpg"><img style="cursor:pointer; cursor:hand;width: 400px; height: 300px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgaHuWIW5MYUwd4f0z8WEDlQz0jz_Uq4PlnGxGy9tB5zZzgDGj5gDWoP7Tf-AnyYL7FzfnrJFWQ2rxOhNpPcKRNI3MgmgAA7U-__FW7sGPqvfZWf1BwL3KZzu8Xocx4ICmtxGtOnL4EXb9C/s400/Mardo-1.jpg" border="0" alt=""id="BLOGGER_PHOTO_ID_5389060495015400354" /></a><br /><br />Bu sabah arabamı kötü yere parketmişim ve bir belediye otobüsünün yolunu kapamış, arabaya doğru koşarken ayağım burkulup otobüs yolcularının bakışları arasında yere yuvarlandım, pantolonum dizi yırtıldı, elimi cok fena vurdum, ama en beteri sol ayak bileğimdi, tüm bu hissettiğim acılar içinde arabayı makul bir yere cektim ve orada öylece durup bir çocuk gibi ağlamak istedim. Beşiktaş'a yaklaştığım sırada bir mesaj geldi cep telefonuma, Mardo'dan geliyordu: "Mardo'yu kaybettik, başımız sağolsun", kaç gündür hastanedeydi, kalp krizini atlatamamıştı, bu mesaj gelmeden 5 dakika önce onu düşünüyordum, Sinem'le bugün yarın ziyaretine gidecektik. Masa şu an yan odada bacakları gövdesi ayrılmış yeni sergisini bekliyor. Huzur içinde yat Mardo çok emeğin geçti umarım hakkını ödeyebilmişizdir.Vahidhttp://www.blogger.com/profile/13131587098909695702noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6658433221741198741.post-65663519135315917012009-09-22T03:21:00.000-07:002009-09-22T06:50:10.523-07:00Ahmet Öğüt “203 Mehmet YILDIZ” @ Pandora Kitabevi<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjE38rC1XuUO3-m0VEtdqTSK_egSHcIbJhR1sVQU4Z1mrVATS59EsRiXljz-Zt6ubimW4ZcAFLi7roMaNrWXwALotUbwynweFH2S1kJyTG-0C31Y2Ct6xaLRO9V7UyBAr1MKfKgZARRMao/s1600-h/mehmetyildiz2.jpg"><img style="cursor: pointer; width: 320px; height: 180px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjE38rC1XuUO3-m0VEtdqTSK_egSHcIbJhR1sVQU4Z1mrVATS59EsRiXljz-Zt6ubimW4ZcAFLi7roMaNrWXwALotUbwynweFH2S1kJyTG-0C31Y2Ct6xaLRO9V7UyBAr1MKfKgZARRMao/s320/mehmetyildiz2.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5384235306004069826" border="0" /></a><br /><span style=";font-family:";font-size:20pt;color:black;" ><b><o:p></o:p></b></span> <!--EndFragment--><br />22, 09 – 30, 09 2009<br /><br />Öğüt, çalışmasını, Türkiye Futbol Federasyonu’nda 203 tane Mehmet Yıldız isimli futbolcunun kayıtlı olduğu bilgisine dayandırıyor. Sanatçı bu bilgiden yola çıkarak 203 tane Mehmet Yıldız’dan oluşan hayali bir takım kuruyor. Masa sergisinde Ögüt, bu takımın kadrosunun temsili bir çizimi ile “Yıldızlar Topluluğu” ve “Yıldızlar Karması” adını verdiği iki kurgusal takımın yaptıkları maçın ses kaydını sergileyecek.<br /><br />Öğüt’ün bu çalışması, kültürel toplumsal kimliklerin dışında, başka türlü bir ilişki üzerinden, aynılık ve farklılık tartışmasına katılıyor. Farklı toplumlarda sıklıkla rastlanan isimler, soyisimler ve eğilimler ortak bir toplumsal tahayyülün göstergesi olabilir mi sorusu Öğüt’ün çalışmasını izlerken aklımızda dolaşıyor.<br /><br />Ahmet Ögüt , 1981 yılında Diyarbakır’da doğdu. Bugüne kadar katıldığı sergiler arasında 53. Venedik Bienali Türkiye Pavyonu, The Generational / New Museum, 7. SITE Santa Fe Bienali, 5. Berlin Bienali, 9. İstanbul Bienali, Be[com]ing Dutch / Van Abbemuseum, Stalking with Stories/Apexart ve Centre d'Art Santa Mònica, Küntlerhaus Bremen ve Kunsthalle Basel’de gerçekleştirdiği kişisel sergiler sayılabilir.<br /><br />Ahmet Ögüt, Amsterdam’da yaşıyor ve çalışıyor.Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6658433221741198741.post-14604326413423408412009-09-04T08:00:00.000-07:002009-09-17T06:26:17.450-07:00Pilvi Takala "Hakiki Pamuk Prenses" @ Antijen Tasarım<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiK6IYWX-jz8F1oqCEORxjGWb9rNWw_J9b7vVcQ64MTuMQe-RDhxzXnvWp0IwxPdYUqd9bAE01NJqE-3k-Vo_SFWPJToULaYAsjnnTkgXIuQJgEflqaZPXap9_PybM8mNY54iUH-f127lA/s1600-h/real+snow+white+still+7.jpg"><img style="cursor: pointer; width: 320px; height: 190px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiK6IYWX-jz8F1oqCEORxjGWb9rNWw_J9b7vVcQ64MTuMQe-RDhxzXnvWp0IwxPdYUqd9bAE01NJqE-3k-Vo_SFWPJToULaYAsjnnTkgXIuQJgEflqaZPXap9_PybM8mNY54iUH-f127lA/s320/real+snow+white+still+7.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5377627663641145634" border="0" /></a><br /><br />08, 09 – 18, 09 2009<br /><br />MASA’nın Eylül ayında Pilvi Takala ile Antijen Tasarım dükkanında konumlanacak. Sanatçı, Disneyland Paris’de yaptığı eylemin video kayıtlarını Masa’da gösterecek.<br /><br />Pilvi Takala, çalışmalarında sıklıkla yarı-kamusal olarak tanımlanabilecek mekanların genel geçer akışını sekteye uğratacak küçük eylemlerde bulunuyor. Bu eylemlerini çoğunlukla gizli kamera kullanarak kaydediyor ve kurgulayarak izleyicisi ile paylaşıyor.<br />Sanatçı, bu defa dünyada çapında bilinen, anlatılan, Grimm Kardeşler tarafından düzenlenen, Disney tarafından 1937 yılında filmi yapılan ve artık Disney’in önemli karakterlerinden biri haline gelen “Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler” masalının baş karekterini eylemi için araçsallaştırıyor. Takala, Avrupa’nın en önemli turistik merkezlerinden biri olan Disneyland Paris (Euro Disney)’in içerisinde yer alan ve giydiği kıyafetle karakteri temsil eden “Hakiki Pamuk Prenses” in birebir kopyası olan elbisesi ile mekana girmeye çalışıyor.<br /><br />Pilvi Takala, 1981 yılında doğdu. Academy of Fine Arts, Helsinki (MFA)’den 2006 yılında mezun oldu. Çalışmaları daha önce Kiasma Museum of Contemporary Art, Helsinki; Galerija Miroslav Kraljevic, Zagreb; Ellen de Brujne Projects, Amsterdam; Galeria Noua, Bucharest gibi kurumlarda gerçekleşen solo sergiler de gösterildi. 9.İstanbul Bienali’nin de katılımcıları arasında yer alan sanatçı çalışmalarını Amsterdam’da Rijksakademie’de sürdürüyor.Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6658433221741198741.post-43074277810575730172009-08-14T07:57:00.000-07:002009-08-14T07:59:30.590-07:00Fulya Çetin "Plastik Bebek" @ Urban Cafe<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgofJ2u01gTj2Ic8YFdmX9fX601bM-XGq1keUtA0-4GA8xfqYZ-fRZDrEYmG8u6jkjnG4dJXvjo6dQr3KdPFBAOoaJ8uNU2CXsn1qfByMN9AIRsHMqPVfhDbvXVB7_RuWaiuwbHGLzDMJM/s1600-h/fulya_1.jpg"><img style="cursor: pointer; width: 320px; height: 214px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgofJ2u01gTj2Ic8YFdmX9fX601bM-XGq1keUtA0-4GA8xfqYZ-fRZDrEYmG8u6jkjnG4dJXvjo6dQr3KdPFBAOoaJ8uNU2CXsn1qfByMN9AIRsHMqPVfhDbvXVB7_RuWaiuwbHGLzDMJM/s320/fulya_1.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5369833991634997378" border="0" /></a><br /><br />13. 08 - 30.08.2009<br /><br />Fulya Çetin’in 2007 yılından bu yana üretiminin temel meselesini bedenin, özellikle de kadın bedeninin metalaşma/tüketilme biçimi oluşturuyor. Güzellik yarışmaları, kozmetik ve estetik sanayi, reklam ve porno endüstrileri ise bu sürecin en görünür, en doğrudan örnekleri. Bugüne kadar ambalajlarına sıkışmış sönük şişme bebekler, hırstan ve gerilimden kaskatı kesilmiş vücutlarıyla güzellik kraliçeleri, oyuncak bebekten farksız çocuk güzellik kraliçeleri, bir çocuk oyuncağı olmaktan çok yetişkin tüketicilerin fantezilerine hizmet eder görünen barbie modelleri ürkütücü hakikilikleriyle, gerçekçi bir şiirsellikle resmetti.<br /><br />Fulya Çetin, Masa’daki bu sergisinde şimdiye kadarki estetik dilinin ve medyumunun dışına çıkıyor. Bu değişikliğin nedeni ise Masa’nın kendisine açtığı alanda, kadın bedeninin tüketim kültürü içerisindeki metalaşma süreçlerine dair dramatik bir kurguya imkan sağlıyor olması. Masa’nın yüzeyine sıkışan şişme bebek, ideolojik aygıtların belli güzellik, kullanım, anlam ve sosyal rol kalıplarına hapsettiği kadın kimliğinin bir metaforu olarak karşımızda duruyor. Kadın anatomisinin ve fetişleştirilen tüm uzuvlarının petrol artığından mamul replikasının suni ciğerleri, içine üflenen havayla inip kalkıyor. Bir haz nesnesi olarak değil de, Masa’nın alanına sıkışmış buruşuk bir plastik parçası olarak sergilenen Bebeğin, pazarlama sloganının vaad ettiği hazzı yerine getirmek için muhtaç olduğu havaya kavuşmasıyla onu kaybetmesi bir kısır döngü halinde birbirini izliyor.<br /><br />Temel verilere bakıldığında insani duyguların, hazzın ve yaşamsal ihtiyaçların giderilmesi için tüketime sunulan bir beden replikası, sahte bir kadın, yaşamın temel enerji kaynağı nefes ile buluştuğu bu yerleştirme, arzu, haz, tatmin gibi insani süreçlerimizle girdiğimiz dolayımlamalarla kadının hapsedildiği beden ve estetik kalıplarının bir kez daha sorgulanmasını talep ediyor. (Deniz Erbaş)Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6658433221741198741.post-39978955873979861362009-07-13T01:44:00.000-07:002009-07-13T02:50:31.999-07:00Burak Delier “Zapturapt”<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhms0OCoo75gpT4hjvBL9m0TpyyE0iHHt3ztjlwhAoRD4rHpecNznVxbkSCbCG8m3G3BM_2Sq5UqqEDKgeFaRtDFy4UPuZaDir4kVozu7s6f2nQV7J8i_AyV_DRfb9Eia9WvX2pCbbyYAA/s1600-h/2.jpg"><img style="cursor: pointer; width: 320px; height: 214px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhms0OCoo75gpT4hjvBL9m0TpyyE0iHHt3ztjlwhAoRD4rHpecNznVxbkSCbCG8m3G3BM_2Sq5UqqEDKgeFaRtDFy4UPuZaDir4kVozu7s6f2nQV7J8i_AyV_DRfb9Eia9WvX2pCbbyYAA/s320/2.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5357879478728764386" border="0" /></a><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgttVbIbQmw0-e88VIEXJufWMrImWFKBJPjVg1M8K3sI2VqewKuoVd712WWVTVH-d_mLhOOqRMCZWrm0Sxu2UacbDBntgS3W0_56bMUwnHY0hEXBGqO741FbXj01Ub2jkmadkdRKB0C7jY/s1600-h/1.jpg"><img style="cursor: pointer; width: 320px; height: 214px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgttVbIbQmw0-e88VIEXJufWMrImWFKBJPjVg1M8K3sI2VqewKuoVd712WWVTVH-d_mLhOOqRMCZWrm0Sxu2UacbDBntgS3W0_56bMUwnHY0hEXBGqO741FbXj01Ub2jkmadkdRKB0C7jY/s320/1.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5357879384966096818" border="0" /></a><br /><br />10, 07 – 31, 07 2009<br /><span style="font-weight: bold;"><br />Sanatçı,</span> Kontratak adı altında kamusal alana yaptığı “Zapturapt” adını verdiği, mütevazi bir müdahelenin görsellerinden oluşan bir düzenlemeyi MASA’da gösteriyor.<br /><span style="font-weight: bold;">Delier</span>, yaptığı eylem için seçtiği mekandaki arada kalma hali arayışını sergileme mekanı seçiminde de sürdürüyor. Cihangir, Başkurt sokakta iki apartman arasında kalan işlevsiz bir mekanı sergileme alanı olarak belirliyor. Müdahalesinin içerdiği, kamusal alan, müdahale hakkı, sahiplenme ve işlev değiştirme gibi kavramları sergileme alanı üzerinden de tartışmaya açıyor.<br /><span style="font-weight: bold;">Burak Delier</span> çalışması hakkında şunları söylüyor;<br />“Özelleştirme, yalıtma, elegeçirme, kapatma, zapt etme gibi birçok fiili çağrıştıran bu küçük müdahale uygarlığın temelinde yatan en başat eylemlerden birine göndermede bulunuyor. Ama onu hâlihazırda şahit olduğumuz tepeden inmeci özelleştirme ve kapatma furyasından ayıran birçok özellik var. Aşağıdan ilerlemesi, ölçek küçüklüğü, ancak düzen tarafından fark edilinceye kadar sürecek mütevazı krallığı…”<br /><span style="font-weight: bold;">Burak Delier</span>, 1977 Adapazarı’nda doğdu. 2004 Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde lisans, 2007 yılında da Yıldız Teknik Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi’nde de yüksek lisan eğitimini tamamladı. 10.İstanbul Bienali (2007), “Gerçekçi Ol, İmkansızı Talep Et!” Karşı sanat, İstanbul (2007), 6. Taipei Bienali, Taipei, Tayvan (2008) gibi sergilerinin katımlımcıları arasında yer alan sanatçı İstanbul’da yaşıyor ve çalışıyor.<br /><span style="font-weight: bold;"><br />Kontratak</span>, çeşitli müdahaleler tasarlayan ve uygulayan bir örgüttür. Mümkün olduğunda kamusal alanda var olan siyasal, sosyal, ekonomik, kültürel mücadeleler ile işbirliği geliştirir.<br />Hayatı yeniden kuracak güç, hâlihazırdaki hayatı üreten ellerde mevcuttur. Kontratak üretici güçlerin ve işbirliğinin denetim mekanizmalarından kaçan niteliğini vurgulayarak, şehrin içindeki çatlakları, olanakları ve çelişkileri ortaya çıkartır. Düzenin kendinden başka bir gerçeklik tanımayan yapısına karşılık hayatı, enerji ve üretim akışlarını farklı değerler üzerinde yeniden kuran eylemlerde bulunur.<br />Kontratak toplumun bağrında bulunan bilgi, deneyim, beceri birikimlerinin ve emek gücünün potansiyelini geçerli düzenin sömürüsünden kaçırarak onu tekrar kendisine döndürür; maddi ve maddi olmayan emeğin mülk edilmez birikimini ve yeteneklerini kamusal bir hizmet olarak sunar.Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6658433221741198741.post-17703294423224143552009-06-22T08:48:00.001-07:002009-06-22T08:50:59.887-07:00Osman D. Bingöl “İsimsiz”<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg-jiq9MnrI8SB1ykqIu2nHVMxQTOb4C3_Lr3viHPZJlYWpRDdEwo3fmcbJznQ-MOC2Ze85K_StkAReQ7TqtjZBPyQcOrRgZLjedqC-vIpYXTMV0jVXAZoes1RtYR5AFuNhhP_YakBaoRM/s1600-h/2.jpg"><img style="cursor: pointer; width: 320px; height: 255px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg-jiq9MnrI8SB1ykqIu2nHVMxQTOb4C3_Lr3viHPZJlYWpRDdEwo3fmcbJznQ-MOC2Ze85K_StkAReQ7TqtjZBPyQcOrRgZLjedqC-vIpYXTMV0jVXAZoes1RtYR5AFuNhhP_YakBaoRM/s320/2.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5350179619544344658" border="0" /></a><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhps5fYdRQjvuZlWEeMEeQ7w590CauGaOC4qx0yqDiqaDYJPEhWeSle1gyDOvsK_-xR1EiSyVCSY8YdWZnV9s9OJstnpteg5JCQY_KABFKbYqxpi4shl5-lIvwmx7VjTdkWIJzIHC9GoS8/s1600-h/1.jpg"><img style="cursor: pointer; width: 320px; height: 255px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhps5fYdRQjvuZlWEeMEeQ7w590CauGaOC4qx0yqDiqaDYJPEhWeSle1gyDOvsK_-xR1EiSyVCSY8YdWZnV9s9OJstnpteg5JCQY_KABFKbYqxpi4shl5-lIvwmx7VjTdkWIJzIHC9GoS8/s320/1.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5350179544835333106" border="0" /></a><br /><br />12, 06 – 30, 06 2009<br /><br />Bingöl, Ankara’da gecekondulardan yüksek ve çok katlı apartmanlara dönüştürülen bir alanda yaptığı kazıdan çıkardıklarını Masa’da sergileyecek. Kazı yapmak eyleminin ilk elden barındırdığı güncel ve kavramsal bağıntılarının yanında sanatçı, eylemini mekan, arkeoloji, bilgi ve üretimi üzerinden anlamdırıyor.<br /><br />Osman D. Bingöl çalışması hakkında şunları söylüyor;<br />“Kör, karanlık, “yaşayanlarınkinden” farklı bir kimya ile var olan ve hayat-dışı “seyyar olmayan bir kanal” olarak toprak, nesneleri rastgele bir arada tutuyor. 1981 yapımı “The Evil Dead” filminde şeytani varlıkları dirilten sihirli sözlerin okunduğu sahneye gönderme yapan buluntu ses ile toprak altındaki rastgele birarada bulunan nesneleri biraraya getirmeye çalıştım. Nesneleri kazıp çıkarma eylemi bana kalırsa "bilgi üretmek" ve ölüleri diriltmek arasındaki metaforik bağa işaret ediyor.”<br /><br />Osman D. Bingöl, 1979 yılında Ankara’da doğdu. Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü’nde lisans, Yıldız Teknik Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi’nde de yüksek lisan eğitimini tamamladı. Bingöl’ün çalışmaları Halil Altındere’nin küratörlüğünü yaptığı “Seni Öldüreceğim İçin Üzgünüm” (Proje 4L, İstanbul, 2003), “Free Kick” (9B Misafirperverlik Alanı, Antrepo, İstanbul, 2006), “EurHope 1153” (Villa Manin Art Center, Cordopio, İtalya, 2006) ve “Far from Home” (Slovenya, 2006) gibi sergilerde gösterildi. Seyhun Babaç ve Ahmet Öğüt ile birlikte 2002 yılında Ankara’da açılan “Ünlü Olma Sergisi”nin de düzenleyenler arasında da yer alan Osman D. Bingöl, Ankara’da yaşıyor ve çalışıyor.Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6658433221741198741.post-62319159738267384162009-05-15T01:26:00.001-07:002009-06-02T05:22:48.443-07:00Gülçin Aksoy “Masa Üzerinde Koltuk Hatası” @ Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgtNVTTx1vPXldHoOH5rG_uOHy3WYAFjC1W_z7ZkgZDcjmB3HjGmSQMiTa5cbFo3TVHd8UTBN-RbJB_LEAG-AJ2RxYzkOmRwfPeD4uH6imXNhtkiufvUF_K9e77jJEi3QHYUNxOBedaFxs/s1600-h/_DSC5889.jpg"><img style="cursor: pointer; width: 320px; height: 213px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgtNVTTx1vPXldHoOH5rG_uOHy3WYAFjC1W_z7ZkgZDcjmB3HjGmSQMiTa5cbFo3TVHd8UTBN-RbJB_LEAG-AJ2RxYzkOmRwfPeD4uH6imXNhtkiufvUF_K9e77jJEi3QHYUNxOBedaFxs/s320/_DSC5889.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5342704625515404130" border="0" /></a><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgdSp2Un7FWntKofgpSoT_9y0CGylaM7OPqXtwxPm4NSkns1tzqY-_X3pP6oBRKM_Mdxn1AKSO9L_SWAqXS_kpt0X0Sos5kSYszeZLqY709hJqjLoxPgguKI__6FVN-5eINOt626nRZDp0/s1600-h/gulcin-2.JPG"><img style="cursor: pointer; width: 320px; height: 240px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgdSp2Un7FWntKofgpSoT_9y0CGylaM7OPqXtwxPm4NSkns1tzqY-_X3pP6oBRKM_Mdxn1AKSO9L_SWAqXS_kpt0X0Sos5kSYszeZLqY709hJqjLoxPgguKI__6FVN-5eINOt626nRZDp0/s320/gulcin-2.JPG" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5335964656923482546" border="0" /></a><br /><br />14, 05 – 31, 05 2009<br /><br />“Masa Üzerinde Koltuk Hatası”, adlı düzenlemesinde Gülçin Aksoy, memleket belleğine dair bir imgeden yola çıkıyor. Bürokratik güç sembolleri ile ilgili ironik bir bakış açısı sunduğu işini, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Osman Hamdi Bey salonunda sergiliyor.<br /><br />Gülçin Aksoy, 1965 yılında Samsun'da doğdu. 1990 yılından beri MSGSF Resim Bölümü’nde öğretim üyesi olarak çalışmaktadır. Sanatçının çalışmaları daha önce 2001 “Yeniden bak”, “Reconcider”, İstanbul, TURKEY (Curated by Vasıf Kortun), 2003 “ lyi Kötü-Çirkin”, “Good, Bad and the Ugly”, TURKEY, 2005, One month of research for a project, called “Presentation of Art in Public Space” at the Basis Voor Actuele Kunst in Utrecht/HOLLAND, 2009, ‘Haksız Tahrik’, ‘Unfair Provacation’, Hafriyat Karaköy, İstanbul gibi birçok sergide gösterildi. Gülçin Aksoy İstanbul’da yaşıyor ve çalışıyor.Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6658433221741198741.post-41401642320752172882009-04-11T10:37:00.000-07:002009-04-11T11:11:52.927-07:00İnci Furni “Kişisel İzolasyona İnanmam, Binaya İnanırım!” @ Plan Tasarım<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg1-htFAO1esjflEUN-7opJhGNy8eYn8xEswYB-T8-YEm8KWasjc4eDEe32BVqUEM-yAbJxvtAr-bsYCayOsAlinm_wr62sb560Dxqxc16M0XXuCHmjPGBel5XlUtU_bXzg3cCe3Ymfpzg/s1600-h/IMG_1301.JPG"><img style="cursor: pointer; width: 320px; height: 240px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg1-htFAO1esjflEUN-7opJhGNy8eYn8xEswYB-T8-YEm8KWasjc4eDEe32BVqUEM-yAbJxvtAr-bsYCayOsAlinm_wr62sb560Dxqxc16M0XXuCHmjPGBel5XlUtU_bXzg3cCe3Ymfpzg/s320/IMG_1301.JPG" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5323496457794913634" border="0" /></a><br /><span style="font-weight: bold;"><br />10. 04 – 30.04 2009</span><br /><br />Bu başlık, sanatçının 2008 yılında kendi yalıtılmış yaşam alanından yola çıkarak ürettiği “My Recidency” adlı fanzinden bir alıntıdır.<br />Furni, son zamanlarda bu bağlamda izolasyon kavramını, kontrol, izleme, inşa etme, çirkinlik, tahayyül ve bilimkurgu kavramları ile ilişkilendirerek düşünüyor.<br /><br />“Ezilmiş kurbağa Basel’de recidency sırasında karşılaştığım düzenli ve iyi işleyen yapı ile tezat oluşturan bir düşünce biçiminin imgesi gibiydi. Müzik stüdyolarında karşılaştığım ses izolasyon malzemesi ve geçen gün bahsi geçen, benim duymadığım o gök gürültüsü sesi ile bir araya geldi.<br />Sanırım artık onun için yapabileceğimiz bir şey yok…”<br /><br />İnci Furni, 2007 yılından beri Hafriyat sanatçı kolektifi ile birlikte çalışmasının yanında kişisel üretimini de sürdürüyor. Sanatçının çalışmaları daha önce Apartman Projesin’de gerçekleştirdiği “Ruh” (2007) isimli kişisel sergisinin yanında Bilsardaki “Sobe”(2007), 10. İstanbul Bianeli Özel Projeler kapsamında gerçekleşen “Dünyayı Yesen Doymazsın” (2007) ve “Haksız Tahrik” (2009) gibi sergilerde gösterildi. Furni, 2008 yılında Independent Drawing Gig işbirliği içinde Hafriyat Karaköy’de gerçekleşen “Zig-Zag” sergisinin organizatörlerinden biriydi.Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6658433221741198741.post-66474979582390233272009-03-09T04:14:00.001-07:002009-03-09T04:19:23.563-07:00Ha Za Vu Zu “TIRGIT'ZE! / Herkes Girebilir”<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhALw1CvttEmPiNPpEXB0y39y4gajUtExG6DLMpJnaFi1lOPEMjJ-vrTRuzK3uQ_X1MpKVZQtyPqrdmWL6sSHCm7coJNRFmXcrdy2ZtpSZCkP6ub8ThcPB4-wm7uOFvf6ERcKkMv5WtZ3E/s1600-h/IMG_1699.jpg"><img style="cursor: pointer; width: 320px; height: 240px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhALw1CvttEmPiNPpEXB0y39y4gajUtExG6DLMpJnaFi1lOPEMjJ-vrTRuzK3uQ_X1MpKVZQtyPqrdmWL6sSHCm7coJNRFmXcrdy2ZtpSZCkP6ub8ThcPB4-wm7uOFvf6ERcKkMv5WtZ3E/s320/IMG_1699.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5311145498334065490" border="0" /></a><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiXjWVSHfd4vUXLe4v1-JFkBE0UbvoaaGjPcNwiXn9YAkleuY7ysTzKLQrfWT9G26HE4El8a76EdAKsi16-Tv_i7yW8VTQqEmxll4wuSUZy3j34KZzPEaqPt4BugmDxdy6aR7Zux0Sus4U/s1600-h/IMG_1751.jpg"><img style="cursor: pointer; width: 320px; height: 240px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiXjWVSHfd4vUXLe4v1-JFkBE0UbvoaaGjPcNwiXn9YAkleuY7ysTzKLQrfWT9G26HE4El8a76EdAKsi16-Tv_i7yW8VTQqEmxll4wuSUZy3j34KZzPEaqPt4BugmDxdy6aR7Zux0Sus4U/s320/IMG_1751.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5311145153495348450" border="0" /></a><br /><br /><span style="font-weight: bold;">06, 03 – 31,03 2009<br /><br />Hazavuzu</span>, yapıtında 1990 yılında gerçekleşmiş bir olaydan yola çıkıyor.<br /><br /><span style="font-style: italic;">“Piyade Teğmen Murat Şeref Baba 17 Şubat 1990 günü dönemin cumhurbaşkanı Turgut Özal'a karşı "sizin cumhurbaşkanı olmanıza alışamadım" şeklinde gerçekleştirdiği telgraf eyleminin ardından,"psikolojik rahatsızlık" gerekçesiyle Haydarpaşa Askeri Hastanesi’nde gözetim altına alınmış ve ordudan atılmıştır.</span><br /><br /><span style="font-style: italic;">Olaylar soyle gelismisti:</span><br /><span style="font-style: italic;">1989 yerel seçimlerinde oyların ancak yüzde 21'ini alan ANAP Hükümetinin meşruiyeti tartışmalı hale gelmiş, muhalefet partileri ANAP’lıların çoğunlukta olduğu bu meclisin yeni cumhurbaşkanı seçemeyeceğini söylemişlerdi. Bu nedenle erken seçim istediler. Hal böyleyken ANAP genel başkanı ve başbakan Turgut Özal muhalafet partilerinin katılmadığı bir oturumda kendi partisinin milletvekili oylarıyla cumhurbaşkanı seçilmişti. Bu durum yurt çapında büyük tepkilere neden oldu çünkü halkın çoğunluğu Turgut Özal’ı bu makama layık görmüyordu. Özal'ın tepkilere verdiği yanıt ilginçti: “zamanla alışırlar" bunun üzerine ülke çapında: "alışamadım" olan kitlesel protesto gösterileri düzenlendi.”</span><br /><br /><span style="font-weight: bold;">Hazavuzu</span>, 2005 yılında kurulmuş bir sanatçı kolektifidir. Müzik, grubun çalışmalarının merkezinde dursada performanslarını önceden hesaplanmayan durumlar yaratmaya odaklı eylemler, özgün malzemeler kullanarak yaptıkları nesneler, enstalasyonlar ve videolarla destekliyorlar.Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6658433221741198741.post-83101467945367694042009-02-03T02:32:00.000-08:002009-02-18T08:09:13.357-08:00Karolin Fişekçi "Fullü Defans" @ Platform Garanti<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjQwfjsKSdOsCVdeBykJyROkyBjKDyrzmmKl3UEvyx7bRxEevkOvOW5IbgUZIZsfWtk4SNlkaUyOgDeZZt8C5X5kMoY9KT5FGfP1b5ffp-r9-lcBK4u2dtkWzJiwrp8_7T3xCPJLExRa7U/s1600-h/L1100863.jpg"><img style="cursor: pointer; width: 320px; height: 240px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjQwfjsKSdOsCVdeBykJyROkyBjKDyrzmmKl3UEvyx7bRxEevkOvOW5IbgUZIZsfWtk4SNlkaUyOgDeZZt8C5X5kMoY9KT5FGfP1b5ffp-r9-lcBK4u2dtkWzJiwrp8_7T3xCPJLExRa7U/s320/L1100863.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5304170113731107170" border="0" /></a><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiYcAsFwbW-rc1hb5JSxyEm92oPJoIY9DmbFAcFouNw6dKuGLGjF-vpHXMhjpL4nSZ_JzvhxH2ZbJpNiDggnkWYM0nAS9hAui1ii704ZSmtoQ0nHXcwnfKxKOyp7w4_vgnAKSJ8HASws1c/s1600-h/Karolin+Fi%C5%9Fek%C3%A7i+full%C3%BC.jpg"><img style="cursor: pointer; width: 320px; height: 255px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiYcAsFwbW-rc1hb5JSxyEm92oPJoIY9DmbFAcFouNw6dKuGLGjF-vpHXMhjpL4nSZ_JzvhxH2ZbJpNiDggnkWYM0nAS9hAui1ii704ZSmtoQ0nHXcwnfKxKOyp7w4_vgnAKSJ8HASws1c/s320/Karolin+Fi%C5%9Fek%C3%A7i+full%C3%BC.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5298517455331375298" border="0" /></a><br /><br />06, 02 - 28, 02 2009<br /><br />Silahların işlevinden nefret etmesine rağmen onları görsel olarak etkileyici bulan tutku dolu bir kadının kendine özel top döktürme serüvenidir bu toplar. Bu ateşli silahların insan öldürme konusundaki iktidarını ellerinden alıp bir kadını mutlu etmek bakımından mükemmelleştirdi. Fişekçi, projenin ilk ayağı olarak bu topları, yumuşak ve pembe halleri ile küçük ölçekte seri olarak üretti.<br />Karolin Fişekçi, Mimar Sinan, Güzel Sanatlar Fakültesi, Resim Bölümünü 2003 yılında bitirdi. Çalışmaları daha önce Plajın Altında: Kaldırım Taşları (Proje 4L, 2002) ve Sobe (Bilsar, 2007) gibi sergilerinde gösterildi. Fişekçi, halen Platform Güncel Sanat Merkezi, İstanbul Misafirleri Programı’nda çalışmalarını sürdüyor. Sanatçının işlerine http://karolinfisekci.blogspot.com/ adresinden ulaşılabilir.Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6658433221741198741.post-55317166660483440242009-01-07T07:15:00.000-08:002009-01-07T07:27:09.716-08:00Fatma Çiftçi “Bir Dalgınlık Anında” @ PLAN Tasarım<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjPSykPPV6gQgXqFnmKVNwtI1b03esR-PzwNiADyiwZQrGgYwRXaliUrbR3cLa9brs6TLd8ePXI8GpmUwFRkhuMrDZqpxgJ4T5y4X4maZb-Z_awF_1ZOMxKfb2sWnjAkRsldFFtjPMckCE/s1600-h/Untitled-1.jpg"><img style="cursor: pointer; width: 320px; height: 247px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjPSykPPV6gQgXqFnmKVNwtI1b03esR-PzwNiADyiwZQrGgYwRXaliUrbR3cLa9brs6TLd8ePXI8GpmUwFRkhuMrDZqpxgJ4T5y4X4maZb-Z_awF_1ZOMxKfb2sWnjAkRsldFFtjPMckCE/s320/Untitled-1.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5288571072929416722" border="0" /></a><br /><br /><span style="font-weight: bold;">09 01 – 31 01 2009<br /><br />MASA</span>, 2009’un ilk sergisinde Fatma Çiftçi’yi konuk ediyor. Çiftçi, bir süre için bulunduğu kentlerde karşılaştığı sıradışı durumları ve görüntüleri çizimler ve sesler aracılığı ile yeniden üretiyor; Istanbul, Tahran, Seul ve Londra’dan sanatçının dolayımı ile hafızada yer edinen bu sahneler kültürel farklara ve tasavurlarına işaret ediyor.<br /><span style="font-weight: bold;">Fatma Çiftçi</span>, 1981’de Amasya’da doğdu. Lisans eğitimini Bilkent Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde 2005 yılında tamamladı. Çalışmaları daha önce “Freekick” sergisinde ve Yama Screening gibi projelerde gösterildi. Sanatçı Asian Artists Fellowship Program, Seul ve Bristol’deki Spike Island Residency programlarına katıldı. 31 Ocak’da Platform Garanti/Spike Island'da Misafir Sanatçı Sergisi açılacak sanatçı İstanbul ve Ankara’da yaşıyor ve çalışıyor.<br /><br /><span style="font-weight: bold;">Çizimler:</span> Suat ÖğütUnknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6658433221741198741.post-24901476068903948582008-09-23T14:34:00.000-07:002008-10-20T10:11:53.838-07:00Merve Şendil “DDR Diskografi” @ Apartman Projesi<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhEEoPV7pYJLM9brP5mMC2i6z0XQUL8cc4twzZZJWfZP9n6Euq4u6d6IJj4hjW8GZui1we8K1clO_RJWNtosqQ-LcIZmwDU-4jdvmzDpVMn6Vs7eGO03cvGKbd8laTeSsLy8FZp4GkOj1U/s1600-h/L1080143.jpg"><img style="cursor: pointer;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhEEoPV7pYJLM9brP5mMC2i6z0XQUL8cc4twzZZJWfZP9n6Euq4u6d6IJj4hjW8GZui1we8K1clO_RJWNtosqQ-LcIZmwDU-4jdvmzDpVMn6Vs7eGO03cvGKbd8laTeSsLy8FZp4GkOj1U/s320/L1080143.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5258953333369177234" border="0" /></a><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiUV0pQnxbwkoTFtpwfcdEUzhufo2AVAgm6I1sXjTyrSPgoIph4YpWmqFl6Fw0BYfbs_868i53CQXp6AzwK32h7488u7ET4zdXlw8yPyC3Xruar1TFCVz1fgGdNS16iUFeftwuYhYC66Tc/s1600-h/L1080170+as+Smart+Object-2.jpg"><img style="cursor: pointer;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiUV0pQnxbwkoTFtpwfcdEUzhufo2AVAgm6I1sXjTyrSPgoIph4YpWmqFl6Fw0BYfbs_868i53CQXp6AzwK32h7488u7ET4zdXlw8yPyC3Xruar1TFCVz1fgGdNS16iUFeftwuYhYC66Tc/s320/L1080170+as+Smart+Object-2.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5258954123818356658" border="0" /></a><br /><br />Masa, 2. yılının ilk sergisini Merve Şendil’in “Underscene Project” başlığı altında ürettiği çalışmalarının bir ayağı olan “DDR Diskografisi” adlı sergisi ile Apartman Projesi’nde gerçekleştiriyor.<br /><br />Şendil, 2007 yılından beri Underscene Project başlığı altında profesyonel anlamda dolaşıma girmemiş müzik gruplarına ait arşiv çalışması yapıyor. Masa için bir araya getirilen ve bu arşivin bir bölümünü oluşturan “DDR Diskografi” başlıklı sergi de, İstanbul’da faaliyet gösteren yerel bir post-rock grubuna ait dokümantasyonları ve sanatçının grup için ürettiği nesneleri kapsıyor.<br />Merve Şendil, müzik ve onun etrafında oluşan müzik dışı bireysel/ kolektif yeniden üretimleri, farklı yer ve zamanlarda düzenlediği atölye çalışmaları ve oluşturduğu demokratik üretim süreçleri aracılığı ile sorunsallaştırmaya çalışıyor.Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6658433221741198741.post-34112534279233896262008-06-08T04:10:00.000-07:002008-11-17T11:13:11.566-08:00Masa @ Kunstvlaai 7<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhiKo3r9t3FebBh79hD6O-WunCJcYgkpP-Aj8RpF-Ma91_4BdUf7MqjE0ey4uk82C2hEFtT0a_kQDR1pmt5ufcjZ6A2fg7sO26npsNv6nezv4Un9vf7g4246wmNbepxbUHTSIheJhgHf2I/s1600-h/DSC01706.JPG"><img style="cursor: pointer;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhiKo3r9t3FebBh79hD6O-WunCJcYgkpP-Aj8RpF-Ma91_4BdUf7MqjE0ey4uk82C2hEFtT0a_kQDR1pmt5ufcjZ6A2fg7sO26npsNv6nezv4Un9vf7g4246wmNbepxbUHTSIheJhgHf2I/s320/DSC01706.JPG" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5209473876134803922" border="0" /></a><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiZdwx1Ak6HWFvXQQfWMTQvH5KgFHRPgmUInElAP_C1_l6UgYFvshrkNi_sg-Z_lW044PPssXSELckELfDJKNmGd4ph_m9nJ8aYwkrL0tp0_tL9xqEKhed7kkG2ycIvRPc3JRaEl4Hp2_s/s1600-h/DSC01699.JPG"><img style="cursor: pointer;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiZdwx1Ak6HWFvXQQfWMTQvH5KgFHRPgmUInElAP_C1_l6UgYFvshrkNi_sg-Z_lW044PPssXSELckELfDJKNmGd4ph_m9nJ8aYwkrL0tp0_tL9xqEKhed7kkG2ycIvRPc3JRaEl4Hp2_s/s320/DSC01699.JPG" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5209470147120136450" border="0" /></a><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjt9QlZSFVDhdzUTyCnD8VvxOB80fDjCzRaFcFwc6M3QarjwQOL5lNX5ePACsER1HHqFjNKSpd0gzeA9Bf7bWJVq5pnU3_JwDiGVY_VQUnudregqY7Mcm6SxHZg2JpnXbw_I0GsVgF41fo/s1600-h/DSC01951.JPG"><img style="cursor: pointer;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjt9QlZSFVDhdzUTyCnD8VvxOB80fDjCzRaFcFwc6M3QarjwQOL5lNX5ePACsER1HHqFjNKSpd0gzeA9Bf7bWJVq5pnU3_JwDiGVY_VQUnudregqY7Mcm6SxHZg2JpnXbw_I0GsVgF41fo/s320/DSC01951.JPG" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5209471104866124050" border="0" /></a><br /><br />Kunstvlaai, 1997 yılından itibaren Amsterdam’da, Sandberg Institute tarafından eski bir gaz fabrikası olan Westergasfabriek’de düzenlenen alternatif bir sanat fuarı. Ticari galeriler için düzenlenen KunstRai’ye alternatif olarak, sanat fuarlarında kendine yer bulamayan sanatçı inisiyatiflerinin, her yıl toplanıp sunumlarını ve deneyimlerini paylaştığı bir platform olayı hedefliyor. Hollanda merkezli bir oluşum olmasının yanında, her sene farklı ülkelerdeki alternatif oluşumları da sunum yapmaları için davet ediyorlar. Bu yıl konuklar Çin ve Türkiye’ydi. Kunstvlaai 7 ye İstanbul’dan diğer sanatçı inisiyatifleriyle birlikte MASA’da davet edildi ve bir sunum gerçekleştirdi.<br /><a href="http://www.kunstvlaai.nl/2008/" target="_blank" rel="nofollow"></a>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6658433221741198741.post-53442999989863936272008-03-25T16:53:00.000-07:002008-10-20T10:10:04.738-07:00Isabel Schmiga "Kamuflaj" @ BAS<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjy7u-POJsxCJSWQi_WTSy0XUSPUVNCkVMbWO1X8TVGUCX5shDk58u0aJBUNPCMM1uEo3StcjpzP3JrMXSOQ1Y1KPvolyQ-6yxf-Z227h6sMhd-0r8fnjW-F6TZDpunjDxbypho8A1ZgYk/s1600-h/DSC01428.JPG"><img style="cursor: pointer;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjy7u-POJsxCJSWQi_WTSy0XUSPUVNCkVMbWO1X8TVGUCX5shDk58u0aJBUNPCMM1uEo3StcjpzP3JrMXSOQ1Y1KPvolyQ-6yxf-Z227h6sMhd-0r8fnjW-F6TZDpunjDxbypho8A1ZgYk/s320/DSC01428.JPG" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5259273374277104018" border="0" /></a><br /><br />“Gündelik hayattaki daimi varlıkları yüzünden ihmal edilebilir addedilen şeyler neredeyse görünmez hale gelirler. Isabel Schmiga’nın sanatsal müdahalesinin temeli tanıdık durumlardaki önemsiz öğelerin bağlamlarında yapılan makas değişikliklerine dayanıyor. Sanatçı, bugüne kadar gerçekleştirdiği işlerde; geçişlere, her günkü çevresinin hassalarına, uzlaşmaz zıtlıklar gibi gözüken şeylerin çarpışmalarına, özlere ve sembolik niteliklerine, biçime ve kelimeye yoğunlaştı.<br />Malzemenin belagati, tanıdık şeylerin ve simgelerin çokdilliliği ile bedenin ve mekanın ilişkisi sanatçının bakışını iki anlamda belirliyor: bunlar hem düz anlamlarıyla motivasyondırlar hem de sanatçının tanıdık göstergelerin belirsizliğiyle ilişkiye geçme girişiminin motifleridirler, dolayısıyla anlamın sebatla hakedilmiş gizli potansiyellerini yüzeye getirirler:<br />Örnegin oyun tahtasında oynanan Ludo İsviçre bayrağında görünürleşir (MENSCH ÄRGERE DICH NICHT, 2003)”<br /><br />Isabel Schmiga (1971) Paris’te yaşıyor ve çalışmalarını sürdürüyor. Braunschweig Güzel Sanatlar Akademisi’nde (MFA) ve Basel Üniversitesi’nde Sanat tarihi bölümünde görevlerine devam eden sanatçının kazandığı cok sayıda burs ve katıldığı misafir sanatçı programı arasında Isviçre’nin Basel sehrindeki DAAD, Platform Garanti Güncel Sanat Merkezi’ndeki iaab ve 2008 yılında Paris Cité Internationale des Arts’daki iaab sayilabilir. İşleri hakkında daha fazla bilgi icin lütfen bknz.: www.schmiga.de<br /><br />http://artforum.com/archive/id=19892Vahidhttp://www.blogger.com/profile/13131587098909695702noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6658433221741198741.post-40428452593125432972008-02-28T05:12:00.000-08:002008-10-23T07:07:01.855-07:00Önder Özengi, "I wanna hurt, I wanna love" @ İMÇ 5533<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj2s1yarULR6wmr3H9fdFwqlaXfS8iLxKDM5Z_W1PsxKRu0OZS_4S0_7Jr3cEovW6R9l0UkMWrOcIpKtb9LVqPspQaptgx0tKIh8qWvhifSi2qMDco-biUocJhdPRsGESytDfs56Rk8Rp4d/s1600-h/DSC01309.JPG"><img style="cursor: pointer; width: 320px; height: 240px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj2s1yarULR6wmr3H9fdFwqlaXfS8iLxKDM5Z_W1PsxKRu0OZS_4S0_7Jr3cEovW6R9l0UkMWrOcIpKtb9LVqPspQaptgx0tKIh8qWvhifSi2qMDco-biUocJhdPRsGESytDfs56Rk8Rp4d/s400/DSC01309.JPG" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5172021442861999922" border="0" /></a><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEheJJyQrW1icTc7WhfQNbyg0vGvOATlHMigZaHpeuQLD-5P_KC0cIXaCwbQ09jSnwi2KmYoHfB7A8mCbKaG_HdPSmLTtZxMI-m47_NhSZjeLKevrl1RQAOC_PEHcAca2u4mrLd22O4PyZ95/s1600-h/DSC01321.JPG"><img style="cursor: pointer;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEheJJyQrW1icTc7WhfQNbyg0vGvOATlHMigZaHpeuQLD-5P_KC0cIXaCwbQ09jSnwi2KmYoHfB7A8mCbKaG_HdPSmLTtZxMI-m47_NhSZjeLKevrl1RQAOC_PEHcAca2u4mrLd22O4PyZ95/s320/DSC01321.JPG" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5172019381277697826" border="0" /></a><br /><br /><span style="font-style: italic;">O yüzden cemaat anları olabilir- zaman zaman anlatılan bayram anları değil de, diyalojik anlar; Nazianzos’lu Gregorius’un koyduğu kurallara karşı gelindiği, diyalektik yapma sıfatı olmayanların, kendi sıfatlarını yeni bir başlangıcın şiddetiyle bir daha-önce-söylenmiş’in, bir daha-önce-kaydedilmiş’in olumlanması arasındaki ilişkiden alanların yerli-yersiz diyalektik yaptıkları anlar…<br /><br />Jacques Ranciére</span><br /><br />“I Wanna Hurt I Wanna Love” aynı adlı varolmayan bir müzik grubunun yaptığı eylemlerden arta kalan nesnelerin teşhir edilmesinden oluşuyor. Bu nesnelerin tarihleri ve yerleri, muhalif kültürün sık sık referans verdiği müzik ve siyasal tarihin önemli kırılma noktalarıyla çakışıyor. Bu önemli tarihsel durakların yanı başında kendisine sessizce bir varoluş üretiyor. Bu çalışma bu tarihlerde meydana gelen olayların sonrasında ortaya çıkan ortaklık ve cemaat düşüncesi ile de ilgileniyor. Yaşananlardan dehşete düşen, yeniden sorgulayan ve karşı duruş üretenlerin ortaklığı olarak tahayyül edilen bu cemaati, bir müzik grubunun tarihsel bedeni üzerinde bir araya getirmeyi deniyor.<span style="font-style: italic;"><br /></span>Vahidhttp://www.blogger.com/profile/13131587098909695702noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6658433221741198741.post-52359980642268032982008-01-16T15:31:00.000-08:002008-10-20T09:28:56.818-07:00Elke Marhöfer "Gerçeklik kaçabilir – gerisi anın şokunda yükselen içgüdüdür" @ Platform Garanti<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjeE1-YnqH_1TeleEJviLl9Z3ifLMqd0KgH0ejbcATg8weHghRciX4VtIJC5CnaxiwkGj_TOZci6a9N_DmsH7Hz4-jchyphenhyphenY98D1NJ76OWbLUhtV68ONABUhfTKaiGpQ8mNpzrzbMa13GB5Qv/s1600-h/nowt:sooner-4.jpg"><img style="cursor: pointer; width: 237px; height: 158px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjeE1-YnqH_1TeleEJviLl9Z3ifLMqd0KgH0ejbcATg8weHghRciX4VtIJC5CnaxiwkGj_TOZci6a9N_DmsH7Hz4-jchyphenhyphenY98D1NJ76OWbLUhtV68ONABUhfTKaiGpQ8mNpzrzbMa13GB5Qv/s320/nowt:sooner-4.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5156222281202394866" border="0" /></a><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh4Q37ik1oycF2qWOfVhQvk3aDY81xEckYRJO_FkWCJ0RvuVIvoyou0hXkhUEALrqJ3A_ZHEzhaDkfPKysJIoIz1hahEalr35zzboIhnp6hY5zB_HsWNj4Ey0CBmGsO0Z_kMWGNdoup-45C/s1600-h/nowt:sooner-2.jpg"><img style="cursor: pointer; width: 238px; height: 158px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh4Q37ik1oycF2qWOfVhQvk3aDY81xEckYRJO_FkWCJ0RvuVIvoyou0hXkhUEALrqJ3A_ZHEzhaDkfPKysJIoIz1hahEalr35zzboIhnp6hY5zB_HsWNj4Ey0CBmGsO0Z_kMWGNdoup-45C/s320/nowt:sooner-2.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5156222160943310562" border="0" /></a><br /><br /><br />Les exclus, Robert Bresson’un 1976 tarihli Le diable probablement isimli filmindeki aktörler, dekorlar ve replikleri kendine mal ediyor. Çalışma Fransa’daki banliyölerde Kasım 2005’te yaşanan olayları tartışmaya devam ediyor. Arkadaşlarla birlikte tek gün içinde gerçekleştirilen film siyasetin dilini konu alıyor. Bir vaka üzerinde belirleyici olan şey ya da kişi nedir ya da kimdir? Genç insanları eyleme geçmeye nasıl bir yeti yöneltir? Sürekli görünürlük dışında kalan gerçeklik nasıl oluyor da kısa bir zaman aralığında görünür hale gelebiliyor?<br /><br />nowt/sooner’daki anlatı Marguerite Duras’nın Ah! Ernesto başlıklı kısa romanına göndermelerde bulunuyor. Filmde henüz bilmediği şeyleri öğrenmek istemediği için okula gitmeye direnen bir çocuğun hikayesi anlatılıyor. Adaptasyon öznel ile nesnel dil kullanımı, ses ile dil arasındaki ilişkiyi farklı sözce türlerine (rap/klasik) başvurarak irdeliyor; kişinin çok-dilliliğini değerlendirmeye, dilin baskıcı niteliğine direnmeye çalışıyor; ve dilin ortadan kaybolduğu, şeylerin içine bir hayvanın dahil olduğu kültür-dışılık, azgelişmişlik anlarının, dilbilimsel ‘Üçüncü Dünya bölgeleri’nin izini sürüyor. <br /><br />Her iki çalışma da genç insanların yaşadığı kurumsallaşmaya tabi olma / kurumsallık-dışında kalma sorunsalına değiniyor. nowt/sooner zorunlu eğitimi, ve bilgi vermeyen ama koordinatlar yaratan, sınıfsal hiyerarşileri yeniden üreten okul sistemini sorguluyor. Les exclus’da ise genç insanların okullarda ve çalışma atölyelerinde kurumsallığa dahil edilmeleri durumunun toplumun geri kalanı tarafından istenir bir şey olmadığının ve kurumların dışlama olgusunu körüklediğinin giderek görünür hale gelmesi sonucunda Fransa’da ortaya çıkan olayları ele alıyor.<br /><br />Elke Marhöfer film, desen ve performans üzerine çalışıyor. Tarih ile siyaset arasındaki ilişki üzerine yoğunlaşarak, bugüne ya da geçmişe ait özgürleştirici anların izini sürüyor. Bir tür militanlık eğilimi taşıyor. Mesafeli eleştirel konumu arkasında bırakarak, çelişkiyle örülü heyecanların (yeni iletişim stratejileri doğuracak sağlık rejimleri, ölü veya ölmeyen siyasal eylemler) peşinden gidiyor. Başka insanlarla girdiği işbirlikleri aracılığıyla, yapımcı yerine daha çok aracı konumunu üstlenmeye çalışıyor. Nasıl ‘eyle’yeceğini öğrenmek üzere nasıl ‘yapıl’dığını unutmaya çalışıyor. Beraber yaşar halde kalmak için eylemek. Gelişmiş kapitalizmin öldürücü vuruşlarına karşı ‘eylemek’ bir ‘direnç’e dönüşüyor. Sanat dünyasının bu konuyla ilgisini ne? Sözkonusu çalışmalar festivallerde, bienallerde ve müzelerde gösteriliyor.<br /><br />http://www.whateverbeing.de/Vahidhttp://www.blogger.com/profile/13131587098909695702noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6658433221741198741.post-62868735543667516642007-12-04T03:19:00.000-08:002008-10-20T09:21:15.234-07:00Çağrı Saray "Handke'ye Saygı"<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhROFmcPuZqQtWhI2FRHxiBMlIwHxOWSDyIt6rpLgWZPqsAJqBHdtwALzZUty7R6YNkUgs_x_vtbS5G5BTRuZIywGZTpjvJpWPrpOGGEsve2Z20F8iOVnjbUX4L4Db-CjC0gCOGEtQ5h_I/s1600-h/cagri.jpg"><img style="cursor: pointer;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhROFmcPuZqQtWhI2FRHxiBMlIwHxOWSDyIt6rpLgWZPqsAJqBHdtwALzZUty7R6YNkUgs_x_vtbS5G5BTRuZIywGZTpjvJpWPrpOGGEsve2Z20F8iOVnjbUX4L4Db-CjC0gCOGEtQ5h_I/s320/cagri.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5259271718823437330" border="0" /></a><br /><br />7 -31 Aralık 2007<br /><br />“Postmodern sinemanın başlangıcı olarak kabul edebileceğimiz 1987 tarihli ‘Der Himmel Über Berlin’ adlı film, yönetmen Wim Wenders’in birçok filminde birlikte çalışmış olduğu Peter Handke’nin “Lied Vom Kindsein” (Çocuk Olmanın Şarkısı) adlı şiiriyle başlar.<br /><br />Handke’yle okuyucu olarak paylaştığımız boşluk duygusu o kadar mahrem ve aynı zamanda o kadar paylaşıma açık bir kavramdır ki, aslında tam da bugünün metropol insanının yalnızlığını tarif eder.<br />Himmel Über Berlin’de Handke’nin şiiri tekrar yazılmaktadır, üstelik görüntüdeki anlatısallık da yazma edimi üzerinden çalışan bir yapıya işaret eder. Metnin, bu yeniden üretim sürecinde hareketli görüntü ve ses gibi sinemasal öğelerle etkisi katlanarak artmaktadır.<br /><br />Şimdi Lied Vom Kindsein’ı yeniden yazma zamanı, tıpkı kendi sözlerimizmiş gibi…”Vahidhttp://www.blogger.com/profile/13131587098909695702noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6658433221741198741.post-48383523314391080192007-08-29T08:39:00.000-07:002008-10-20T09:18:48.294-07:00Canan Şenol "Bahname"<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhZiOqvBdVU9Dg2hdR00B6qA-S7EO1vhpj2LEsHdu7JVuWrDgdCVznq3NSv6SH4Ne_u86tCPvKMPl9J8KXtVBqReNaZW3e5f-T4hPlS6HTPJ8ASnrWlvI-ylUr4SOq98szEclBLdU1ln3Yq/s1600-h/CananSenol_Bahname%5BKara%5D.jpg"><img style="cursor: pointer;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhZiOqvBdVU9Dg2hdR00B6qA-S7EO1vhpj2LEsHdu7JVuWrDgdCVznq3NSv6SH4Ne_u86tCPvKMPl9J8KXtVBqReNaZW3e5f-T4hPlS6HTPJ8ASnrWlvI-ylUr4SOq98szEclBLdU1ln3Yq/s320/CananSenol_Bahname%5BKara%5D.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5104147871516617298" border="0" /></a><br /><br /><br />5 Eylül - 6 Ekim 2007<br /><br />“Bahname” kelimesi, “cinsel arzu”, “cinsel güç”, “şehvet” anlamına gelen Arapça “bah” ile, Farsça “risale” veya “kitapçık” anlamındaki “name” kelimelerinden oluşan bir isimdir.<br /><br />Bu sergide bulunan yapıtların üzerinde yazılı olan metinler, Tabib Mustafa Ebu’l Feyz tarafından 17. yüzyılda kaleme alınan “Tuhvetü’l Müteehhilin”adlı bahnameden alınmıştır.<br /><br />Bugünkü dile adını “Cinsel Birleşme İsteğinde Tabiatın Teşviki” olarak çevirebileceğimiz “Tuhvetü’l Müteehhilin’i” günümüz türkçesine hazırlayıp kazandıran Prof. İlter Uzel “Evlilik Armağanı” olarak kitabı yeniden isimlendirmeyi uygun bulmuş.<br /><br />“…Türkiye Cumhuriyeti, imparatorluğun yıkımlarla dolu uzun yüzyılının sonunda kendini yenileyerek kurdu. Bu arada kendine özgü çok katmanlı bir cinsel kültüre ait bir dil de maalesef geçmişte bırakıldı. Erkek egemen kurallara uygun olduğu müddetçe sevişmeyi yasaklamayan, hatta teşvik eden ve zevk alma ve vermeyi öğütleyen bir din olarak İslam’ın bu konudaki dili de kapalı kapıların ardında kaldı.<br /><br />…Evlilik Armağanı’nın birinci babında güzel kadınlarda bulunması gereken özellikler anlatılıyor. İkinci bapta kadınlık organının, yani ferçlerin sınıflandırılması yapılıyor…<br /><br />…Ferç, Arapça aralık, yarık demek. Deniyor ki “mahbubenin ağzı küçükse ferci dar olur, dilinin kırmızılığı fazla olursa fercinin rutubeti az olur” İşte yüzyıllar önce erkek tabipler ferçlerimizi böyle tasnif etmiş ve adlandırmışlar.” (Koç, Handan, “Bahname’den cinsel organımız için isimler sözlüğü”, Pazartesi Dergisi, sayı:109)Vahidhttp://www.blogger.com/profile/13131587098909695702noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6658433221741198741.post-47666619784305153772007-06-13T15:12:00.001-07:002007-06-13T15:12:48.992-07:00AraMasa 1 Eylül 2007 tarihine kadar tatile girmiştir.Vahidhttp://www.blogger.com/profile/13131587098909695702noreply@blogger.com0